Evdeydim hep. Şu ana kadar hiç dışarı çıkmadım arkadaşlarımla. Yaşlandım mı ne?
Belki de Oktay Usta izlerken heveslenip de mutfağa attım kendimi, bir sürü kek, börek, çörek yaptım. O kadar mutluyum ki, hepsi çok güzel oldular. Her birisinin de bir anısı var, paylaşmak istiyorum. Hem ilk kez yaptığım için, hem de çok sevdiğim insanlarla bir arada olduğum için.
Anneannem ve büyük teyzem, Dikili'deki yazlığın tadilatını nihayet bitirmiş, 30 Aralık'ta İstanbul'a döndüler eniştemle birlikte. Annemin de Efe'nin okuluna gidip, epey uzunca orada kalması gerekiyordu. Ben de annemden sonra çıktım, hemen etli dolmalık yaprak, kıyma falan aldım. Eve geldim. Bir güzel yoğurdum o harcı, yılların hıncını çıkardım. Sonra, yıkadığım yapraklara koyup sardım. Tam 80 tane! Dile kolay... Akşam anneannemler geldi. Savaştan çıkmış gibiydiler. İnşaatla uğraşmak epey yormuş onları. Çıkardım yaptığım dolmayı, sundum önlerine. Gözleri doldu. Hep onlar mı yapıp yedirecek yani?
Yılbaşında tutturdum hindi alalım diye! Aldık hindiyi, bir güzel haşladım dereotu sapları, maydonoz ve portakal kabuğuyla. Sonra babamla poşete koyduk. Elleri yandı birazcık azıcık sosunu sürerken. Ben de suyuna çorba ve kestaneli pilav yaptım. Akşam da yaşıtlarım Olympos'ta Taksim'de orda burda eğlenirken, herkesi davet ettim ve tombala oynadık yemek üstüne. Mutluyum, huzurluyum. İyi ki de yapmışım, inanın ailenin böyle şeylere çok ihtiyacı oluyor.
Geçen hafta da anneannemi ziyarete gittik. Benim gaza gelip yoğurduğum hamur da bizimle geldi. Bagajda dinlendikten sonra usta ellere sahip anneannem tarafından açıldı, son iki parçayı da annem ve ben açtık. Kendi yaptığım içle bir güzel üzümlü fıstıklı kıymalı kol böreğimiz ağızlara layık oldu. Ressmen kol böreği yaptım ya, şaka gibi.
Son olarak da bugün, Ankara'dan Yonca Ablam geldi. Tabii eşi Gürkan Abi ve çocukları Kerem ve Selim ile birlikte. Hatta Lale teyzem de geldi. Tamam, kalabalık bir aileyiz anladınız. Ben de haberi alır almaz ne yaptım? Mutfağa koştum. Pandispanya hazırladım hemen. Rulo yaptım bir güzel. Jale Teyzem'in eski yardımcısı Rus aşçı Sergey'in tarifiyle bir güzel de krema hazırlayıp muzları da içine koydum. Hooop... Al sana muzlu rulo pasta! Çayı da demledim. Kuzenim kapıdan içeri girer girmez mutfağa daldı. Neler yaptığımı sordu, ben de gösterdim. 'A-a? Sen mi yaptın?' diye sordu ve pastayı da alıp salona geldi. 'Eniştesiii, bak Begüm sana ne yapmış!' Efenim aldılar pastayı aralarına, fotoğraf çektirdiler. Sonra kuzenim aldı dans ettirdi kafasında falan, baya bi takdir edildim yani. Sonra da hep methiyeler dizdiler, pek hoş oldum.
Yani, kendime günü kurtaracak bir meşgale olsun diye yemek yapmayı seçmekle iyi etmişim. Annemin de işine geliyor ;)
Bu yazıyı da Gürkan Abi'min lafıyla bitirmek istiyorum:
'Bu Begüm Kalfa'nın vakti geldi. Bunu saraydan bir paşayla evlendirelim de mutlu olsun kızcağız.'
güzel bir yazı özellikle Olympos lu cümle harika.''Akşam da yaşıtlarım Olympos'ta Taksim'de orda burda eğlenirken...'' :)
YanıtlaSilgüzel bi yazı.özellikle Olympos lu cümle harika.''Akşam da yaşıtlarım Olympos'ta Taksim'de orda burda eğlenirken...''
YanıtlaSil