4 Kasım 2021 Perşembe

Poseidon'dan Öğrendiklerim

Baştan söyleyeyim, Tanrı olan değil; ismi Poseidon olan bir at kendisi. Birkaç yıl önce başlayıp bıraktığım bir binicilik sevdam vardı, bırakınca içimde uhde kalmıştı. 3 hafta evvel derslere yeniden başladım. 3 haftalık bir sürede, kendimle ve dolayısıyla da insan davranışları ile ilgili birçok boyutu fark ettim ve hemen sizlerle paylaşmak istedim değerli okuyucularım:

*Korkunu yenmek için, biraz korkman ve ardından da yüzleşmen gerek.Korkularının %90'ını kendi beyninde üretiyorsun ve asıl üzücü olan bunların %100'ü bir şekilde hayatını ele geçirmeyi başarıyor. İlk başladığım gün, at üzerinde nasıl duracağım konusunda dahi tedirgindim. Bugün ayaklarımı üzengilere geçirmeden bir süreliğine gidebiliyorum. Ama bu hale gelene kadar birkaç ders o korku ile yaşadım. 


*Kafan dalgınsa, "çaktırmıyorum" desen de bir yerlerden enerjine yansıyordur. Hayalet değilsin. Geçtiğimiz haftaki derse gittiğim gün zihinsel ve fiziksel olarak kendimi hiç iyi hissetmiyordum. Aklım, kalbim başka yerlerdeydi. At da bunu hissetmiş olacak ki, hiçbir komutumu kabul etmedi ve tüm ders sadece yürüdü. Hatta biraz söylendim kendisine ve bana kişneyerek cevap verdi! Yani ne verirsen, onu alıyorsun şu hayatta. Kendi etkinin de farkında ol.

*Yapamamanın sebebi belki de çabalamaman değil; gereğinden fazla çabalamandır. Hep diyoruz ya stres... öyle zor... böyle sıkıntı... Belki de stres olmayı vaktiyle öğrendik diye en basit meselelerde bile kendimizi stres olmaya kendimiz zorluyoruzdur? İlk birkaç ders hocamız "Sık bacakları, ayaklar düz, karşıya baksın!" diye rutin uyarıları yaparken bacaklarımı o kadar sıkmışım ki, ertesi gün yürüyemedim. Bugünkü derste ise gördüm ki çok da sıkmamam; çok sıkmak ile gevşek kalmak arasında bir yerde olmam gerekiyormuş dengeyi sağlayabilmek için. 



*Tabii bu hâle gelmemde 3 haftalık çalışmanın etkisi büyüktür ama, yine de "yapabilirim" demek çok önemli. Bunu kafamda şuna benzettim: Instagram ve özellikle Linkedin'de başarılı olan herkesin her sabah 6'da kalkıp spor yaparak güne başlaması ve ardından da vizyon haritasının önüne geçip hayaller kurması, planlar yapması "gerektiğine" dair bir pompalama var. İşin kötüsü, bunları görüp, asla yapmadığımızı fark edince kendimizi eksik ve geride kalmış hissediyoruz. En azından ben öyle hissediyorum. Bak gördünüz mü, kendimizi nasıl bir kısır döngüye soktuk? 

*E bu kısır döngüden çıkmak istiyorsak da, bu yöntemleri uygulayınca mükemmele ulaşacağız diye bir kural yok. Herkesin kendince bir dengeli alanı var. Elbette hayat konfor alanının dışında. Ama senin konfor alanının dışı ile Elon Musk'ınki aynı olmayabilir. Kendi modelini de en iyi kendin bilirsin. 

*Dizginleri eline almaktan korkma. Bunu tam kelime anlamı ile yaşadım. İlk birkaç ders boyunca eyere tutunuyordum. Yapabileceğime dair zerre inancım olmamasına rağmen, bugün dizginleri ilk kez elime aldım. Korktuğum gibi hiç değilmiş! Ki bu, daha başlangıç... 


Umuyorum ki devamı gelecek. Ben bir sonraki dersimi iple çekerken, sizleri sevgiyle kucaklıyorum. Esen kalın!


Haftanın şarkısı: 

Özdemir Erdoğan - Aç Kapıyı, Gir İçeri


Haftanın Kitabı: Engin Geçtan - İnsan Olmak

2018'de kaybettiğimiz Engin Geçtan'ın bu temel hayat manuelini birkaç yıl önceki ilk okumamda zihnimde yeni pencereler açılmıştı. Bu aralar beni yeniden çağırıyor. Çok bilmiş zihnimizin bize nasıl engeller yarattığını, duygu dünyamızı sadece beynimizle yönetemeyeceğimizi kendime not ettiğimi hatırlıyorum. Bakalım bu ziyaretimde neler alacağım kendisinden.