1 Nisan 2012 Pazar

P.V=n.R.T

"Bütün soruların cevapları bir köpeğin bakışlarında gizlidir" - Franz Kafka

Köpeklerden zaman zaman korkan biri olarak, ben bile katılıyorum bu söze. Biz insanlar, o kadar bencil ve hainiz ki, bazen kendimden korkuyorum. Kendimden soğuyorum. Felsefe derslerinde, idealist öğretmenler sorar ya 'Hayvanlardan farkımız nedir sizce? Bir düşünün.' diye. Hep benzer cevaplar verilir; düşünebilmemiz, konuşabilmemiz, ellerimizle bir şeyler yaratabilmemiz...

Ama bence cevap 'ego' olmalı.

Prestij ve gurur, en saf duygularımızın bile önüne geçebiliyor. Bize fayda sağlamayan kimseyi hayatımızda tutmuyoruz. Tutsak bile, gereken değeri vermiyoruz. Bizi sevdiğini göstermiyor, bizi okşamıyor diye. Bir köpek bence bunu yapmazdı. (Kedileri bilemeyeceğim gerçi, onlar değişik bir mizaca sahip. Ama onlardaki bencillik, asaletlerine yakışıyor.)

Bazen biz de saf oluyoruz, bizi sevdiğine ve koruduğuna inanıyoruz birilerinin. Değer veriyoruz, hayatımıza alıyoruz. Sonra gün geliyor, unutuluyoruz. Bunu fark ettiğimiz ansa, karşımıza yine o kocaman egomuz çıkıyor: 'Sen bunları hak etmedin.'. Tamam, bizi korumaya çalışıyor olabilir; ama bizi engelliyor ve duygularımızı bastırıyor.

Yürürken çok sevimli bir sokak köpeği gören iyi bir insan, onu görür, okşar, sever ve gündelik hayatına devam eder ya... O köpek sadece o andan mutlu oluyor. O insan oradan uzaklaştığında, içten içe 'Bak gördün mü, unuttu seni, başka köpekleri sevecek.' demiyor. Havlıyor, kuyruğumu sallasam ellisi diyor, yoluna devam ediyor. Bence en öz iletişim şekli bu. Biz işin içine başka şeyler karıştırıp hırslanıyoruz sadece. Sonra bu hırsla attığımız her adım, yerde kocaman birer delik açıyor ve biz dönüp yürüdüğümüzde yerin dibine giriyoruz.

Çok yorucu çok... Bütün samimiyet ve inanç kaybolduğunda, karşındaki insandan hala seni sevmesini istemek (ve bazen asla sevmeyeceğine emin olmak) çok yorucu. Ama istiyorsun işte, kendini nasıl engelleyebilirsin ki?

Şu en saf sevgi, koşulsuz ve şartsız sevgi diye adlandırdığımız şey var ya, en sağlıklısı o... Ailenle olduğu gibi, en yakın dostlarınla olduğu gibi... Deneysel ortamda sürtünmeleri ihmal edip, idealleştirilebileceğimiz sevgi işte o. O en kutsalı ve o, senin neyi istediğine karar verdiren. Kendini neye layık gördüğünü bilmeni sağlayan...

Onlar tarafından ne kadar sevilirsen, o kadar sevmeyi bilirsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder