"Just because you fit in, doesn't mean you belong there/Bir yere uyum sağlıyor olman, oraya ait olduğunu göstermez."
İçimdekileri dökmeye kelimelerin yetmeyeceği bir dönemden geçiyorum. Hem koca bir sessizlik, hem de koca çığlıklar aynı anda çıkmak istiyor içimden. Gözlerimi kapatıp açtığım kadar kısa bir zaman diliminde, sanki boyutlar arası bir seyahat etmiş gibiyim. Yeni gözler, yeni bir bakış.
Hiçbir şeyi sorgulamıyorum. Her şey olması gerektiği şekilde, olması gerektiği zamanda olmuştur, güveniyorum. Banaysa artık başkalarının ne düşündüğünde değil, kendi merkezimde taşıyacağım yepyeni dersler yüklendi. Döngü aynı döngü. Her yaşanılan aynı sırları fısıldıyor: Ne kadar kendin, ne kadar özgürsün?
Özgürlük ve korkunun bu kadar yan yana, bu kadar iç içe olduğunu anlamak ne hafif duyguymuş. Kendi merkezinden, kendin olarak konuşmak, kendini korumak ne kadar da kolaymış aslında. Bilememişim. Ben kimmişim? Neredeymişim?
Savaşlar vermiş, sevişler geçirmiş, kendinden hep uzakta bir yerlerde sonsuz boşlukta hissetmişim bu vakte kadar. Hepsi bir amaç içinmiş: yeni bir ben yaratmak.
Pişman mıyım... Bu hala cevabını bulamadığım, belki de hiç bulamayacağım bir soru. Keşke'lerim yoktur keskinliğinde olmadığıma ise neredeyse eminim.
Benimle benzer yollardan geçtiysen, geçiyorsan, nerede yanlış yapıyorum diye düşünmekten saçlarını yolduğun bir akşam, ne olur satırlarımı hatırla: ne kadar kendinsen, o kadar özgürsün. Kendin olmaktan korkma. Aç gözlerini. Hiçbir yere kendini kaybedecek kadar uyum sağlamak zorunda değilsin.
Aldığım tüm derslere bin nimet, bin şükürle. Yola devam.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder