'Şüphe, imanın başlangıcıdır.' - Dorian Gray, Oscar Wilde
Ne kadar da düşündüğümüzün ters yönüne bir önerme, öyle değil mi? Şüphelendikçe, inancımızdan uzaklaştığımızı düşünürüz. Acaba, sanki, ama... Bütün bağlaçlar da hizmet eder; kemirdikçe kemirir içimizi düşünceler. Biz de inancımızı kaybetmeye daha yakınlaştığımızı, her bir düşünce bir yenisini doğurdukça kontrolü kaybettiğimizi hissederiz.
Kaybolur muyuz? Yoksa, bütün düşünceleri Hansel ve Gratel'in hikayesindeki gibi arkamızda bırakır mıyız geri dönüşte yolumuzu bulalım diye, ipucu olarak? Bir düşünsenize, haksız mı Dorian Gray?
Hayat sonsuz ihtimallerden ve seçimlerden oluşur. Bir ihtimali mümkün kıldığımızda ve onu yaşarken bulduğumuzda kendimizi, örneğin aşık olduğumuzda, geri kalan tüm ihtimalleri bir an için unuturuz. Yalnız kalmak, terk edilmek, aldatılmak, aldatmak... Ancak bu ihtimaller hayatın kendi oluşunda varlığını sürdürür.
Bazen öyle anlar gelir ki, güven duygumuzun da önüne geçer, sahneyi teslim alır, sorular sorar, sorgular yapar şüphe.
Peki o zaman ufak bir şüphe duygusu, tüm ihtimaller gerçekleşebileceği için mi vardır; yoksa olası tüm ihtimalleri yok etme arzusundan mı doğar?
Zihninizin sesini iyi dinlerseniz, bu sinsi ve kuvvetli duygunun aslında sizi korumak için var olduğunu duyabilirsiniz.
Gönlünüzün ve aklınızın hep aynı yönü göstermesi dileği ile...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder