*Aşılarımızı oluyoruz. O tünelin ucundaki ışık hissi bile iyi geldi sanırım hepimize. 2022 yılında ofislere geri döndüğümüz, sosyal mesafenin azaldığı, kendimize yeni normaller uydurmadığımız ve eski normalimize geri döndüğümüz bir yıl olacağa benziyor. Ama acaba bununla bitecek mi? Harap olmuş bir sistem yüzünden gezegenimizi mahvettiğimiz için yeni salgınlar, kuraklık, vb çevre felaketleri peşimizi bırakacak mı?
*Bireysel çabalar ile sürdürülebilir yaşama ne kadar katkımız oluyor, bilemiyorum. Ancak şuna eminim ki çevre için bireysel çabalarımızı yerine getirmemek gibi bir opsiyonumuz artık kalmadı. Benim bir tane daha müsilajlı deniz, bir tane daha plastik ile boğulmuş yunus, bir tane daha çöle dönmüş su havzası görecek mecalim kalmadı... Fakat bunlara üzülürken bugün ofiste fark ettim ki, gündelik hayatımda hâlâ karton bardak kullanmaya devam ediyorum. Ben bugün itibariyle termosuma geri dönüyorum. Bununla birlikte kendi kendime sürdürülebilirlik adına yaptıklarımı da paylaşayım. Sizin de eklemeleriniz olursa, ilerleyen günlerde eklemeye devam edelim:
- Bulaşıkları makineye koyarken sudan geçirmemeye çalışıyorum. Musluğu açık bıraktığımız her saniye yaklaşık 250 ml su tüketiyoruz. Bu da dakikada 14 litre demek, neredeyse bir damacana...
- Bir t-shirt üretmek için 250 gram pamuk ve bu pamuğu üretmek için de 2 bin litre su tüketiliyor. Yani 2 ton su! Bu gerçekle yüzleştikten sonra evdeki t-shirtlerimi saydım ve kendimden utandım. Alışveriş konusunda kendime sınır getirdim. 1 yıl boyunca kendime yeni t-shirt almayacağım.
- Poşetler... Yine de vazgeçemediğimi fark ettim. Bez çanta kullanmayanı dövdükleri şu dönemde üstelik.
- Çamaşır makinesinde toz deterjan kullanma devri artık kapanmalı. Bizim evde yıllardır sıvı deterjan kullanılır, ancak yine de hatırlatmak istedim.
*Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal İşler Dairesi'nin tahminlerine göre 2050 yılında dünya nüfusunun %70'i şehirlerde yaşayacak. Peki, bize yiyecek & içeceğimizi kimler üretecek? Yakın zamanda Enya Entegre Yaşam'ın "Balkonda Mini Bostan" atölyesine katılma imkanım oldu. Ben de bu vesile ile ata tohumlar ile salatalık ve domates ektim Nisan ayında balkonumuzda saksılara. Öğrendiğim tek şey: bir tohumun yolculuğu çok uzun ve çok meşakkatli! Sebzelerimi heyecanla bekliyorum...
*Bağı bahçesi olan arkadaşlarım, organik atıklarınızı atmayın kompost, yani gübre, yapın! Aşağıda paylaştığım düzenek ile tüm organik atıklarınızı doldurarak kendi gübrenizi oluşturun. Verimli bir toprak için 1/3 oranında kompost muhakkak bulunmalı.
*Yazımı bitirirken, permakültür, sürdürülebilirlik, vb konularda kendimi geliştirmeye ant içtiğimi belirtir ve sizlerle haftanın kitap & müziğini paylaşmak isterim: