5 Nisan 2012 Perşembe

COMM 101 ve Öğrendiklerim

'Romantic love is invented by William Shakespeare.'

İnsan haklarıyla ilgili bambaşka bir konu anlatıyordu aslında. Bir anda konuyu değiştirip bu cümleyi kurdu sevgili iletişim hocamız. Tıpkı benim gibi konular arasında alakasız geçişler yapıp, dersin sonunda afallamamıza neden oluyor. Dedi ki, Shakespeare'den önce pahalı hediyeler, sevgililer günü, çiçekler ve böcekler yoktu. Aşk saf ve derindi. Birini gördüğünüz zaman ne yapacağınızı şaşırıyor, deliye dönüyordunuz hepsi bu. Romantizmin tanımını Shakespeare'in değiştirdiğini söyledi.

Burada konuyu aşka getirmeyeceğim, merak etmeyin. Çünkü artık duyguların kalıplara sokulmasından, basitleştirilmesinden ve hissedilmemesinden bıktım. Ben de bu söylediklerimi yapma hatasına düşmeyip, samimiyetsiz bir hava yakalamaktan kaçınmak niyetindeyim.

Değineceğim konu şu:

Shakespeare olmadan önce, beynimizde birine çiçek vermek acaba doğal bir içgüdü müydü? Yoksa bütün bunlar, zamanla gelişen geleneklerle mi gelişti? İlk insan, acaba karşısındaki diğer ilk insana (ikinci insan oluyor herhalde) çiçek vermiş midir? Babam böyle pasta yapmayı nereden öğrendi?

Çok ilginç. Ne kadar karşı çıksam da, içimde bir yerlerde bana mücevher alınsa 'Harika!' diyecek bir kitle var. Çiçek zaten çok hoş.

Ama mum ışığı?

Düşünsene, daha elektrik yok. Her yer zaten mumla aydınlatılıyor. Mum ışığında yemek yemek bir ayrıcalık mı? Değil. O zaman neresi 'romantik'?

Algılar çok ilginç... Mum ve ışık kelimeleri bir araya gelip 'mum ışığı' öbeğini oluşturduğunda bile insanın içi ısınıyor. Ne acayip.

Demek ki, bu tip aşksal düşüncelerin çoğu toplum dayatmaları. Dayatma da çok sert oldu ama başka kelime bulamadım doğrusu. Kimsede olmayan bir şeye sahip olmak, elitlik, marjinallik, modernlik her dem moda imiş. Shakespeare de bu dönemin en güruh romantiği imiş.

Ne hoş.









1 yorum:

  1. konuya tersten yaklaşmak lazım.mesela kadınların güzelleşmek için kullandıkları makyaj parfüm.M.Ö bilmem kaç yılında,MISIRDA, kadınlar tarafından kullanıyormuş.bir tarihçi demişti eskiden insanlar bize gösterildiği gibi pespaye,kirli,iptidai değillermiş.ilk insandan beri estetiklik,güzellik ve mükemmelliyetçilik var.ve bunlar günümüze ulaşan eserlerce mevcut.ha çağ hep teknolojik ilerlemeyle değişime uğramış,günümüzde bu devre modernlik diyorlar lakin insan ilk varolduğundan buyana duyguları,hisleri ve düşünceleri olmuş.o zamanda eminim kadına veya erkeğe hediye alınıyordu,aşk da vardı,nefrette,dramda lakin bütün bu duyguların isimleri yıllar,asırlar geçtikçe konuldu.Shakespeare de bu isimleri koyanlardan biridir.kendisinin ingilizceye binlerce kelime ve deyim kazandırdığından bahsedilir.(bizdede isimlendirenler vardır)

    YanıtlaSil